Okul Çağı Çocuk Beslenmesi

Okul Çağı Çocuk Beslenmesi

Beslenme açlık duygusunu bastırmak yada canın istediği şeyleri yemek içmek değildir.Ekmek ve şekerli çayla açlık duygusu bastırılabileceği gibi sabah pastırmalı yumurta, öğle biftek, öğle pirzola yiyen kişiye “ nekadar iyi besleniyor” diye özenilebilir. Bilimsel açıdan bunların hiç biri beslenmeyi tanımlamaz. BESLENME, insanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun sure yaşaması için gerekli olan besin öğelerini yeterli miktarlarda alıp vücudunda kullanmasıdır.

Bu ögelerin herhangi biri alınmadığında veya gerektiginden az veya çok alındığında, büyüme ve gelişmenin engellendiği veya sağlığın bozulduğu bilimsel olarak ortaya konmuştur. Beslenmenin şüphesizki her insanın hayatında büyük önemi vardır. Ama öyle dönemler vardır ki beslenme bu dönemlerde da ha da büyük önem kazanır. İşte bizim konumuz olan okul çağı beslenmeside beslenme açısından önemli olan bir dönemdir.

Okul çocuklarının özel bir grup olarak kabul edilmesinin nedenleri

Okul çağındaki çocuklar sürekli bir büyüme ve gelişme süreci içindedirler. Bu dönemde alınacak koruyucu önlemler tüm yaşamları boyunca etkili olabilecek yararlar sağlayacaktır.

Okul, çocukların evlerinden sonra toplu halde yaşamaya başladıkları ilk yerdir. Çocuk bu süre içinde öğrenme yoluyla kendini; yarışmalı ve mücadeleli bir ortamda yaşama hazırlamaktadırlar.

Çocukların grup halında birarada bulunmaları kazaların, bulaşıcı hastalıkların artması ve hızla yayılması tehlikesini artırır. Okul çağında koruyucu önlemlerin önemi büyüktür. Bu dönemde çocukların yeterli ve dengeli beslenmelerinin sağlanması ile; çocukların büyüme ve gelişmelerinin tam olması, vücut dirençlerinin artarak bulaşıcı hastalıklardan korunmaları sağlanabilir.
Okul yılları boyunca organizmaya büyük bir yük biner görme, işitme ve sağlıkla ilgili diğer engeller. Okul çağı; hızlı öğrenme, bilgi ve beceri kazanma ve etkilenme dönemidir. Beslenme ile ilgili olmlu davranışların edinildiği ve her zamankinden daha çok akılda kaldığı bir dönemdir. Okul çocuklarının beslenmesinde aşağıdaki sağlıklı beslenme ilkeleri geçerlidir.

Besinlerin çeşitliliğinin sağlanması
Sağlıklı vücut ağırlığının korunması
Nişastalı karbonhidratlar ile liften zengin besinlerin dengeli tüketilmesi
Yağ ve şeker tüketiminin sınırlandırılması Vitamin ve minerallerin yeterli düzeyde alınması.

Bilinçsiz beslenme, sağlıksız nesiller yetişmesine neden oluyor. Kalp hastalıkları, bazı kanser türleri ve osteoporoz gibi pek çok ciddi hastalığın temeli çocuklukta atılıyor. Bu nedenle çocuklarınız daha küçük yaşlardayken onlara düzenli beslenmeyi öğretin. Beslenme eğitimi ne kadar erken başlarsa çocuğun gelişim, zekâ düzeyi ve bağışıklık sistemi de o denli güçlenir.

Hangi besinden ne kadar yemek gerekir?

1. GRUP: Et, tavuk, balık, yumurta ve kurubaklagiller

Et, tavuk veya balıktan 2-3 köfte kadar yemek gerekir. Yumurta – 1 adet Kurubaklagil – haftada en az 2 defa 4 er yemek kaşığı İyi kaliteli (vücutta doku yapımı için kullanılan) protein ve hayvansal yağ kaynağı olmakla birlikte, yapısında karbonhidrat bulundurmaz. Demir, çinko ve B grubu vitaminleri bakımından zengindir.

2. GRUP: Süt ve türevleri

Süt – 2 su bardağı Yoğurt – 1 kase Peynir – 1 kibrit kutusu Bu gruptaki besinler (Süt, yoğurt, ayran) protein, kalsiyum ve B2 vitamini açısından zengindir. Diğer besin grupları ile karşılaştırıldığında karbonhidrat, yağ ve proteini en dengeli içeren besin grubudur. Süt proteini insan organizmasında %80 civarında kullanılarak yeni dokuların yapımı, eskiyenlerin onarımı için gereklidir. İnsan beslenmesinde gerekli olan kalsiyumun süt ve süt ürünleri olmadan alınması mümkün değildir. Kalsiyum tüketimi ile kemik yoğunluğu arasında sıkı bir ilişki vardır. Kemik yoğunluğunun en üst noktaya ulaştığı 25-30 yaşlarına kadar tüketilen kalsiyum, kemik yoğunluğunun artmasına ve sonraki yaşlarda görülen osteoporozun erken görülme riskini azaltmaktadır.

3.GRUP: Sebze ve Meyva

Sebze – 6 yemek kaşığı pişmiş yemek ve 1 tabak iyi yıkanmış sebzelerden yapılmış salata Meyve – 2- 3 porsiyon meyve Temel besin öğesi karbonhidrat olmakla birlikte bitkisel protein çok azdır. Yağ içermezler. Posa, ve A, C vitaminleri açısından zengindir. Sebze meyveler mineral bakımından da çok zengindirler ( kalsiyum, bakır, iyot, demir, çinko, potasyum vb.) Mineraller sağlıklı yaşam için gereklidirler. Hücre korunması, sağlıklı diş, kemik ve ciltyapısı için önemlidir. Mineraller ayrıca kalp ritmi, kan basıncı, vücuttaki sıvı dengesi gibi daha bir çok düzenleyici fonksiyonlarda rol oynar.

4. GRUP: Tahıllar ( ekmek, pirinç, bulgur, makarna, un )

Ekmek- 4 orta dilim Pilav veya makarna- 6 yemek kaşığı Börek veya kek veya puaça- 1 dilim veya 1 adet Temel enerji kaynağıdır.Nişasta ve bitkisel protein içeren gruptur. Yapılarında yağ bulundurmazlar. Bazı türlerinde (Kurubaklagiller, bulgur vb. tahıllar) posa, B vitaminleri ve mineral oranları diğerlerinden yüksektir.

5.GRUP-Yağ ve Tatlı

Yüksek enerji sağlarlar. Kahvaltıda 1 tatlı kaşığı tereyağı ve yemekler çok aşırı yağlı olmamalıdır. Hamurlu ve şerbetli tatlılara ağırlık verilmemeli, gün aşırı sütlü tatlı verilmelidir. A, D, E ve K vitaminleri gibi vücudumuz için önemli olan vitaminleri taşıma görevi yaptıklarından dolayı sağlığımız için yenilmeside çok önemlidir. Özellikle margarin tüketmemek gerekir. ( Kalp hastalıkları riskini 3 kat arttırır, LDL kol. arttırır, HDL kol. azaltır, kanser riskini 5 kat arttırır, anne sütünün kalitesini düşürür, bağışıklık sistemini zayıflatır…) POSA Lif ya da posa içeren besinlerin tüketimi sağlıklı beslenmenin önemli öğelerinden biridir.

Düşük yağ, düşük kolestrol ve yüksek lif içeren besinlere dayalı beslenme alışkanlığı olanlar ileri yaşlarda bazı kanser türleri ve kalp hastalıkları riskinin düşük olduğu bilinmektedir. Gereken lif miktarı günde 1-2 porsiyon sebze, 1-2 porsiyon meyve ve 5-6 dilim tam buğday unundan yapılmış ekmek ve haftada 1-2 porsiyon tüketilen kuru baklagil ile karşılanabilir. Aşırı miktarda lifli besin tüketiminin başta kalsiyum olmak üzere çeşitli minerallerin emilimini etkileyebileceği unutulmamalıdır.

Büyüme süreci önemli miktarda enerji ve yeni dokuların yapımı için daha fazla miktarda protein, mineralleri ve vitaminleri gerektirir. Tüm enerji ve besin öğelerinin yeterli ve dengeli karşılanabilmesi için 6-11 yaş grubu çocukların tüketmeleri gereken besinlerin iyi kaliteli ve yeterli miktarlarda olması önem taşır.

10 Yaş Okul Çocuğu için örnek menü :

Kahvaltı : Bir su bardağı süt veya meyve suyu (taze evde yapılmış) 1 Kibrit kutusu peynir ya da bir yumurta 1 tatlı kaşığı tereyağ ya da 5 adet zeytin 3 tatlı kaşığı bal, reçel ya da pekmez 2 dilim (orta büyüklükte) ekmek

Ara Öğün : Bir porsiyon meyve

Öğle : 4 tepeleme yemek kaşığı nohut 6 tepeleme yemek kaşığı bulgur pilavı 1 kase cacık 1 kase salata

İkindi : 1 ayran 1 dilim kek ya da poğaça

Akşam : 2 orta dilim kıymalı börek ( veya 2-3 köfte kadar ızgara et veya tavuk veya balık + 2 dilim orta büyüklükte ekmek ) 6 tepeleme yemek kaşığı zeytinyağlı sebze yemeği 1 çay bardağı yoğurt

Yemekten sonra : 1 orta boy meyve 7-8 adet fındık

Yatmadan once: 1 su bardağı süt

(Not : Bu menü örneği 1800-2000 kalori, 45-50 gr protein içerir. Öğle yemeklerini okulda yiyorsa yemek listesi elinizde olmalı. Böylece okuldaki beslenme programının eksikliklerini sabah kahvaltısı, ikindi ve akşam yemekleriyle dengeleyerek tamamlayabilirsiniz. Örneğin çocuğunuz okulda et yemiyorsa ikindi ve akşam öğünlerinde bol proteinli (balık, et gibi) yemekler pişirin. Sebze yemiyorsa ikindide mücver ya da sebze köfteli sandviçler hazırlayın. Akşam öğününde mutlaka sebze çorbası ya da zeytinyağlı bir yemek yedirin. Çocuğunuzun günde üç ana öğün ve iki ara öğün yemek yemesini, ana öğünlerde her besin grubundan yeterli miktarda tüketmesini sağlayın. )

Kahvaltı çok önemli Yeni bir günün başlangıcında, bütün gece aç kalan vücudun, çalışma gücüne alışması için sabah kahvaltısının önemi büyüktür. Uzmanlara göre beynin performansı için en önemli öğün kahvaltı. Yapılan araştırmalarda kahvaltı etmeden okula giden çocukların, düzenli kahvaltı yapanlara göre daha zor öğrendikleri, derslere karşı ilgisiz kaldıkları ve başarı düzeyinin düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Kahvaltı kesinlikle 1 bardak süt veya meyve suyu ile geçiştirilmemelidir. Hiçbir besleyici değerinin olmamasının yanı sıra yemeklerle birlikte tüketildiğinde demir emilimini engellediği için okul çocuğunun kahvaltısında çayın yeri yoktur.

Abur cubura dikkat! Maalesef bütün çocuklar cips, kraker, çikolata ve şekerlemeleri çok seviyor. Zaten bunlar da çocuklar için üretiliyor ama her konuda olduğu gibi bunların da azı karar çoğu zarar. Bu tip yiyeceklerin sıkça ve fazla tüketilmesi iştahı kapattığından çocuğun beslenmesini ve dolayısı ile sağlığını da kötü yönde etkiler. Abur cubur yiyecekleri sık, zamansız ve fazla tüketen çocuklar genellikle kilo alamazlar ve vücutları dirençsiz kalır. Bu nedenle de sık hastalanırlar. Bu nedenle çocuğunuza, çikolata ve şekeri tamamen yasaklamadan haftada bir ya da iki kez ve aşırı miktarlara kaçmadan cips, çikolata ve şeker yemesine izin verin. Dondurma yararlı bir besin olduğu için bunu fazla kısıtlamayın ama aşırıya da kaçmayın.

Sevimli sofra için Sofra düzeni olabildiğince sevimli olmalı. Adeta bir oyun sahasını andırmalı. Mümkün olduğunca az tabak bulundurmanız hazırladığınız leziz ve sevimli tatlıların ön plana çıkmasını sağlayacaktır. Hazırladığınız çöreklerin sempatik estetiği sofra düzeni ile uyum içinde olmalı. Kullandığınız tabak va bardakların renkli olmasına özen gösterin. Aksesuar seçimi yaparken çocukların hoşlandığı parlak renkleri tercih etmenizde yarar var. Sofra kurarken onu da teşvik edin, birlikte hazırlamaktan keyif alacaktır. Bir besinin ya da besin grubunun belli bir süre reddedilmesi, büyümek için temel olan bazı besin öğelerinin eksikliğine neden olabilir. Bu nedenle reddedilen besin zaman zaman farklı şekillerde tekrar sunulmalıdır. Sık kullanılan ve tepki yaratan besin katkı maddeleri aşağıdır

Fast-food beslenme kalpten götürüyor!

Daha çok hazır yiyecek satışı yapılan yerlerde uygulanan yüksek ısıda pişirme tekniği, doğal yağların içeriğinde kimyasal değişiklikler yaratıyor.Bu besinler başta Kalp ve damar hastalıkları olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına davetiye çıkarıyor. Uzmanlar ”fast-food” olarak adlandırılan beslenme alışkanlığının gençler arasında yaygınlaştığı ve kalp krizi geçirme yaşının da giderek düştüğünü vurguluyor.

Kalp krizinin 40 yaşın üzerinde yaygın görüldüğü inanışı ifade edilse de: ”Fakat son yıllarda Türkiye genelindeki istatistikler gözden geçirildiğinde kalp krizinin 20’li yaşlara kadar indiği görülüyor.. Son olarak Konya’da, 17 yaşındaki lise öğrencisi ile bir süre önce Kars’ta yine aynı yaşlardaki bir genç kızımızın kalp krizinden yaşamını yitirmesi konunun ne ölçüde önemli olduğunun göstergedir.”

***

Çocuğun yemek alışkanlığı ve besin seçiminde tat zevkindeki önceliklerinin gözardı edilmemesi önerilir. Uzun süreli sağlıklı olmak kavramı çocuklar için önem taşımaz. Çocukların tercih ettikleri hamburger, patates kızartması gibi besinler çok sık olmamak kaydıyla diğer besinlerle dengelenerek verilebilir. Büyümenin yeterliliği çocuklarda yaşına ve cinsiyetine göre olması gereken vücut ağırlığı ve boy uzunluğunun saptanması ile anlaşılır. Eğer çocuğunuz için anlatıldığı gibi doğru beslenme kurallarını uyguluyor ve gelişiminin nasıl olduğunu merak ediyorsanız; işte size bir iki ölçü.

UYKU DÜZENİ de çok önemlidir. En az 10 saat uyku şarttır. Uyku sırasında hormone düzenimiz dengeleniyor ( büyümü hormonu hızla artıyor, stress hormonları azalıyor ), sindirim sistemi hızla çalışıyor, bağışıklık sistemi kendi için yoğun bir faaliyete geçiyor ve vücudumuzu kaplayan cildimiz yoğun bir çalışma içine giriyor ( cildi yenileyen melatonin hormonu karanlıkta artış gösterip çalışmaya başlıyor ).

Beyni Çalıştıran Besinler

Öğrenciler sınavlar için hazırlık yapmakta, ancak pek çoğunun, “konsantre olamamaktan, öğrendiklerini çabucak unutmaktan, dikkatini veremeyip aynı sayfayı tekrar tekrar okuduklarından” yakınmaktadırlar. Vücudun küçük bir bölümünü oluşturan beyin, yiyeceklerle alınan enerjinin yüzde 20’sini harcar, beyin, kanın taşıdığı oksijen ve glikozla beslenir. “Araştırmalar, belirli yiyecekleri daha fazla yiyerek hafızanızı, algılama yeteneğinizi, dikkatinizi artırıp, daha hızlı düşünebileceğinizi gösteriyor”

ODAKLANMA İÇİN CEVİZ, FINDIK

“Ceviz, fındık, fıstık gibi yiyecekler konferanslarda, konserlerde, uzun araba yolculuklarında, sinirleri kuvvetlendirirken, beyindeki haber alma maddelerinin oluşumunu hareketlendirirler. Günde 7-8 fındık yemek yeterlidir. Ayrıca kolesterol ve şeker üzerinde de olumlu etki yapar. Soğan, aşırı yıpranmaya, fiziksel yorgunluğa karşı kanı sulandırır, beyin oksijeni daha iyi alır. Karides, beyin besinidir. Vücuda önemli omega 3 yağ asitleri sağlar. Dikkat verme süresini daha uzatır.”

LAHANA STRESSİZ ÖĞRENMEYİ SAĞLAR

“Lahana, tiroit bezlerinin aktivitesini yavaşlattığı için daha stressiz öğrenmeyi sağlar. Stresin getirdiği atıştırma krizlerinde, düşük kalorisi sayesinde bol bol çiğ olarak yenebilir. Limon- portakal, C vitamininden dolayı canlandırır, algılama yeteneğini artırır. Çalışma ve sınav öncesi, limonata veya portakal suyu için.

EZBER İÇİN HAVUÇ

“Havuç, beyin metabolizmasını canlandırarak, hatırlama yeteneğini arttırır, bir şey ezberlerken bir küçük tabak sıvı yağlı havuç salatası yiyin. Uzun bir metin ezberleyebilmek için fazla miktarda C vitaminine ihtiyaç vardır. Ananas bunu sağlar, ayrıca önemli bir element olan mangan içerir. Avokado, kısa süreli hafıza içindir. Fazla miktarda yağ asidi içerir. Çalışırken yarım avokado yeterlidir.”

YENİ FİKİRLER ÜRETMEK İÇİN ZENCEFİL

Uzmanlar yaratıcılığın geliştirilmesi için zencefil yenmesini önermektedirler. Zencefilin içerdiği maddelerin beynin yeni fikirler üretmesini sağladığını bilinmektedir. Zencefil alındığı zaman kan sulandığı için vücutta daha serbest akar, beyin oksijenle beslenir. diye konuştu. Kimyon da içerdiği uçucu yağların bütün sinir sistemini uyarır .Aniden bir fikre, bir buluşa ihtiyacı olan kimyon çayı içmelidir. Çay, bir fincana iki tatlı kaşığı dolusu kimyon eklenerek yapılabilir.

SINAV ÖNCESİ STRESE KARŞI

Gerginken yenmek istenen çikolata, hamur işi, tatlı gibi besinler, kola, kahve gibi içecekler çok miktarda şeker ve kafein içerdikleri için sinirleri bozar. Doğru bir beslenme, stresli zamanların üstesinden gelmemizde bize yardımcı olacaktır.

(Birkaç öneri: Kahvaltı etmeden güne başlamayın. Sabahları vücudun ve beynin enerji deposu boştur. Bu nedenle sinirli ve dikkatsiz olunabilir Stres, vitaminlere ve minerallere olan ihtiyacı arttırır. Önemli anti-stres maddeleri mineral olarak kalsiyum (süt ürünlerinde, yeşil sebzelerde) ve magnezyumdur (kepek, çavdar, baklagiller, bal kabağı ve ayçiçeği çekirdeği). B vitaminleri grubu aynı zamanda sinir vitaminleri olarak adlandırılır. B vitaminleri ette, balıkta, kepek çavdar ürünlerinde ve koyu yeşil sebzelerde bulunur. Haftada en az 1 veya 2 kez balık tüketilmelidir. Çikolatayı seyrek, meyveyi sık yiyin. Arada bir az miktarlarda çikolata yenmesi stresi azaltır ama fazla yendiğinde kan şekeri önce artar, sonra hemen düşer. Sonuçta yorgunluk ve tatlılara karşı istek ortaya çıkar. Yemekleri küçük porsiyonlarda, sık yiyin. Birden aşırı miktarda ve yağlı yemekler uykunuzu getirir. Enerjinizi uzun süre korumak ve aynı düzeyde tutmak için günde en az 6 öğün ve az miktarlarda yenmelidir. Kahveyi ve kolayı azaltın. Sabahları bir iki fincan kahve uyku sersemliğinizi gidermede yardımcı olur. Fazlası ise kalp çarpıntısına, huzursuzluğa, geç saatlerde de uykusuzluğa, korku ve endişeye neden olur. Kolalı içeceklerde bol miktarda kafein içerir.)

Obezite çocukları da tehdit ediyor

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapan Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz, yaptığı araştırmada okul çağındaki 10 çocuktan ikisinin obez olduğunu gördüğünü söylüyor.  Ailelere çocuklarını kalorili yiyeceklerden uzak tutmasını ve spora yönlendirmesini öneriyor. Prof. Dr. Büyükgebiz’e göre, “obezite çocukluk çağında başlar ve yeterli önlem alınmazsa bu çocukların büyük bir bölümü özellikle ergenlik çağında obez olur” .

Obezitenin çeşitli sebepleri vardır:

Genetik olabilir. Anne ve babası obez olan çocuklarda obezite görülmesi daha fazla. Beslenme alışkanlıkları, ‘fast-food’ denilen yüksek kalorili gıdaların tüketildiği ülkelerde obezite daha fazla görülüyor. Hareketsizlik, fazla yemek yemek ancak alınan kalorilerin hareketsizlik sebebiyle yakılamaması.

Ayrıca, son yıllarda çocukların bilgisayar ve televizyona bağımlı hale gelmesi de obezite vakalarında artışa neden oldu. Zamanının çoğunu dışarıda oynamak yerine bilgisayar ve televizyon başında geçiren çocuklar, kola ve cips tüketiyor. Bu da onların kilo almasına neden oluyor.”

Çocukların hayatına hareket ve sporun sokulması da denbgeli beslenmeleri açısından çok önemli.Obezite için çocukluk çağında önlem alınmalı, obezite ile hangi yaşta karşılaşılırsa karşılaşılsın mutlaka tedavi edilmelidir.

Şişman bir çocuk için hedefler sırasıyla:

Normal büyüme ve gelişmenin devamını sağlamak .
Daha fazla kilo artışını engellemek .
Kilo verdirmek.

Görüldüğü gibi çocukluk çağı şişmanlığında öncelikle çocuğun büyüme ve gelişmesi gelir, bu yüzden kesinlikle çocuğunuzu kilo verdirme amacıyla aç bırakmayın ya da büyüklerin uyguladıkları düşük kalorili diyetleri çocuklarınıza uygulatmaya kalkışmayın. Bu dönemde yapacağınız hatalı bir yaklaşım çocuğunuzu tüm hayatı boyunca kilo problemiyle uğraşmak zorunda bırakabilir.

Beslenmesiyle ilgili neler yapabilirsiniz?

Öncelikle çocuğunuza anne-baba olarak siz iyi örnek olmalısınız. Babası televizyon karşısında cips yiyen ya da annesi sebzeyi görünce yüzünü buruşturan bir çocuktan aksi davranışları beklemek mümkün değildir. Eve cips-çikolata-kolalı içecekler- hazır meyve suları gibi besinleri almayın. Bu tip gıdalarla ev ortamında karşılaştırmayın. Israr ederse onunla oturup bu tip besinlerin bünyesine nasıl zarar verdiğini uygun bir dille anlatın ama sakın korkutmayın.

Okulda yemek veriliyorsa okul yönetiminden menüleri isteyin ve çocuğunuzu seçimler konusunda bilgilendirin. Ayrıca evdeki yemeğini okulda yemediklerini tamamlayacak şekilde organize edin. Çocuğunuzu oyunlara ve harekete teşvik edin. Hatta siz de onunla birlikte hareket edin. Unutmayın çocuklar çoğunlukla anne-babalarını örnek alırlar. Ara öğün alışkanlığı kazandırın. Bu öğünlerde meyve-sandviç-süt-sebze çubukları gibi alternatifler sunun.

Sevmediği bir besin grubu varsa bir diyetisyene danışın. Yerine ne verebileceğinizle ilgili size yardımcı olacaktır. Asla diyet için zorlayıcı olmayın ve çocuğu listelere mahkum etmeyin. Yavaş yavaş ve kademeli olarak alışkanlıklarını değiştirmeye çalışın. Sağlıklı yemekleri birlikte yapmaya çalışın. İçinde emeğinin bulunduğu bir besini daha kolay ve severek yiyecektir. Fast – food restoranlarında hamburgerin yanında patates, kola yerine ayran ve salata isteyin.

Besin Katkı Maddeleri Nelerdir, Bunlar Ne Gibi Sorunlara Yol Açabilirler?

Besinler içine çeşitli amaçlarla katkı maddeleri karıştırılmaktadır. Bu maddeler ya koruyucu ya renklendirici ya da tatlandırıcı olarak konulmaktadır.

Besin katkı maddeleri şu şekilde gruplandırılabilir :

Antioksidanlar, lezzet vericiler, besin boyaları, koruyucular, tatlandırıcılar ve diğerleri.

Bu katkı maddelerini içeren besinlerin etiketleri üzerinde E ile başlayan kod numarası bulunur. “E”nin anlamı bu maddenin Avrupa Topluluğu tarafından onaylandığını gösterir. Koruyucular, antioksidanlar ve asit düzenleyiciler E200 – 321 arasında, besin boyaları E100 – 180 arasında ve kalınlaştırıcılar E322 – 495 arasında kod numarası alırlar. Bu maddeler aleyhinde sık sık kampanyalar açılsa da günümüz tüketici toplumlarında bu maddeler olmadan sağlıklı besin saklamak çok zordur. Genel olarak bu katkı maddelerine karşı sağlıklı insanlarda olumsuz tepkiler çok az olup yaklaşık bin insandan birinde veya daha az sıklıkta görülür. Bunlar arasında önemli bir yeri olan sülfitler çok sayıda içecek (turşu, patates cipsi gibi), içecek (şarap gibi) ve ilaçta bulunur. Astımlı hastaların yaklaşık olarak yüzde beşinde sülfitlerin yenilmesi sonucu ciddi nefes darlığı oluşmaktadır. Bir diğer önemli katkı maddesi olan monosodyum glutamat yenilmesine bağlı olarak ortaya çıkan “Çin lokantası sendromu” adı verilen hastalıkta genellikle Çin ve Japon yemeklerinin yenilmesinden 15 – 20 dakika sonra baş ağrısı, ensede yanma hissi, bulantı ve kusma görülür. Monosodyum glutamat ayrıca bazı hazır çorbalarda, hazır et ve tavuklarda da bulunmaktadır.

Diğer katkı maddeleri özellikle ürtikeri olan kişilerde hastalık belirtilerinin artmasına neden olabilmektedir. Allerjisi olan hastaların, özellikle ürtiker ve atopik dermatitli hastaların, mümkün olduğu kadar taze ve katkı maddesi içermeyen yiyecekler tüketmeleri gereklidir.

İnsanlarda Sık Tepki Yaratan Besin Katkı Maddeleri – Besin boyaları Tartrazin (sarı boya) Günbatımı sarısı Amarant Parlak mavi Eritrozin – Parabenler/Benzoatlar – Parahidroksi benzoik asit – Sodyum benzoat – Nitratlar – Nitritler – Monosodyum glutamat -Sülfitler.

Son olarak; bu yaş grubunda beslenmedeki hatalara bağlı olarak demir eksikliği anemisi, şişmanlık ve diş çürükleri, gibi sorunların ortaya çıkabileceğini unutmamalıyız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.